Yüzüğü ona hediye ettiğinde kutu bile yoktu.
Küçük bir kâğıda sarılıydı, yanında da kısa bir not:
“Her bir taş, birlikte atlattığımız bir yılı temsil ediyor.”
O beş yıl kolay geçmemişti.
Bazen yalnızlık, bazen kayıp, bazen taşınmalar, sessiz geceler...
Ama her yılın sonunda, yan yana olduklarını fark ediyorlardı.
Ve bu yüzük, zamanla bir gösteriş değil; bir hatırlatıcı hâline geldi.
Kadın yüzüğü takarken taşlara dokunur, sessizce beş şeyi hatırlardı:
Güven. Sabır. Nezaket. Umut. Ve sonuncusu... Affetmek.
Bir gün biri ona "Pırlanta mı? Özel bir gün müydü?" diye sordu.
Kadın sadece gülümsedi:
“Hayır. Hayatın içinden bir gündü. Ama fark etti ki… o da yeterince özeldi.”