O ve eşi her zaman aynı şeyi söylerdi:
            
            “Mükemmel değiliz ama yan yanayız.”
            Bu yüzüğü birlikte seçmediler. Aslında yüzük, bir yıldönümünde sürpriz olarak geldi.
            Küçük bir zarfa iliştirilmişti ve içinde sadece şu not vardı:
            
            “Beş taş. Beş sebep:
            İlk gün.
            İlk tartışma.
            İlk barışma.
            İlk kahkaha.
            Ve… bu sabah uyandığında hâlâ yanındaydım.”
            
            Yüzüğün taşları eşit aralıklarla dizilmişti ama biri biraz daha farklıydı — hafifçe sola yatıktı.
            Kadın fark ettiğinde gülümsedi. Çünkü o eğrilik, her şeyin kusursuz olması gerekmediğini; ama birlikteyken her şeyin doğru hissettirdiğini hatırlattı.
            
            Bugün hâlâ yüzüğünü çıkarmıyor.
            Çünkü onun için bir süs değil; birlikte geçen zamanın bir sessiz tanığı.